Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Şubat 2016 Pazartesi

ARTIK GÜNDEN BAHARA SELAM

Bir kışı daha yemiştik bu ahir ömürlerden ve yeniden baharlar geliyordu, zaten hep gelirdi, şairin de söz verdiği gibi...

Leonardo'nun bile Oscarlı oyuncu olduğu, fenerin şampiyonluğunu yaklaştığı, cycling dersinde aşırı yorulup bir daha gitmemeye kesin gözüyle baktığım bir günü birirken, artık günle, 1 fazladan olup kendine uygun baymışlık seviyesindeydi.

Bol kafein üstü omega 3'lü, antioksidanlı beslensem de, dıştan ve içten gelen baltalayıcılarla huzursuzluk dolu sendromlu bir pazartesiyi yemiş, şubatı da yemiştim.

That Sugar Film izlememiş gibi, şekerin zararlarını bilmezmiş gibi kadar çok çikolata ve kurabiye de yemiştim. Kendimi bırakmalar ayı olarak gördüğüm Mart için 2014'te ve 2015'tekiyle kapışmakla kalmayıp zorlayacak da belli ki, şekersiz yaşam deneyeceğim. işte bunun heyecanıdır beni bu baharda sarıp sarmalayacak olan da!


18 Şubat 2016 Perşembe

ENSEYİ KARARTMAMA

Ülkem, ah dertli ülkem ve tekerrür eden acılar...

"Bireysel travmalarımıza ek olarak, toplum olarak da sürekli travmatize oluyoruz. Türkiye'de doğmanın/yaşamanın acı bir getirisi bu."

16 Şubat 2016 Salı

DEĞİŞKEN DİNAMİKLER

Kendimi astrolog edalarıyla cümleler kurarken, etrafınızda oluşan sert değişim rüzgarlarından minimum etkilenmek için çenenizi tutmalısınız vari cümleler kurarken yakalıyorum da ah o çeneciğim kapanmıyor! 

Yıllar geçiyor ve sektörel kişiler sabit. Siyasi ve dini tartışmalara tahammülüm yok vefakat bi şekilde atlayıveriyorum!

Yılların sorunlu kişisi bir siyasi dalgalanma sonucu kalkıp ofisimize geliyor, yetmiyor odaya geliyor, karşıma oturuveriyor!

Yetinmeyi bilir misin sana verdiği kadarıyla hayatın.        

Engeller kafada biliniyor ama icraatta sonsuz karamsarlık!

İşte bu durumlarda renktir beni buraya bağlayan, solmasa renkler...




8 Şubat 2016 Pazartesi

ZOR DURUM TUTUMU

Aylar aylar süren, izinlerde, tatillerde, her düşünce arası kendime zaman ayırarak, yazıp çizerek oluşturduğum, sarıp sarmaladığım hassas ruhuma pansumanlarımı spor salonları, yoga merkezleriyle ruhani etkinliklerle pekiştirip durulmuştum. Pek tabii kararlar çıktı, derken tek bir olumsuz haberle kurguladığım tatlış ruh halim hooop baltalandı. Korkunç düşünceler içinde bir hafta sonu geçirmişken şubatın 2. haftası kararları aldım. Baştan mağlup olmayayım da ah ne kadar ütopik. Şöyle ki:

- Sağlıklı beslenme durumunda geliştirdiğim alışkanlığa sadık kalıp temiz besleneceğim,

- Egzersizlerime ve sporuma devam edip kondüsyonumu düşürmeyeceğim.

- İyi Hissetmek kitabından edindiğim görevleri harfiyen yerine getiremesem de varlığını kendime tekrarlamayı görev edineceğim.

- Her şeye beklentiyle yaklaşmak yerine, olası durumların zaten belirsizliğine dair realist yaklaşağım.

- Ülkeden gidebilmek beklentisiyle oturup durmak yerine, yerinde harekete geçip gerçekleyeceğim!

- Minimalist yaşam çabalarımı hatıramda bulundurup, tüketim toplumu bireyliğine direneceğim.

- İzlememeyi sürdüreceğim, kasım ayından beri süregelen film izlememe, dizi-tiyatro işlerine girmeden, istediğim türde kitaplar üzerinden devam edeceğim. Bu aralar, kişisel gelişim tabanlı, psikoloji, felsefe durumu üstünde gideceğim. 

- Saykodelik görsellere abanacağım :) zira renkler beni çıldırtıyor.



Paul Robertson


- Beslenmeye ve alışveriş tutumumu son 45 gündür sıfır giysi alışverişi ve yaklaşık 1 yıldır falan sıfır kötü hamburgerli menü şeklinde geçirmiştim. Derken Nike tabumu yıkışımın şerefine aldığım spor ganimetlerimi artıran Air Maxlerim olsun, koca bir Burger King hamburger menüsünü soğan halkalarını, cipsleri soslayarak yuvarlayıverdim. Bunların vicdan azabını çekmiyorum, maksimum zararı verebilecek olan ise yine 2 ay sonra Djarum almış olmam. 

- Kısıtlarımı özel durumlarda aksatabileceğimi bilmek pek güzel!