Aylar aylar süren, izinlerde, tatillerde, her düşünce arası kendime zaman ayırarak, yazıp çizerek oluşturduğum, sarıp sarmaladığım hassas ruhuma pansumanlarımı spor salonları, yoga merkezleriyle ruhani etkinliklerle pekiştirip durulmuştum. Pek tabii kararlar çıktı, derken tek bir olumsuz haberle kurguladığım tatlış ruh halim hooop baltalandı. Korkunç düşünceler içinde bir hafta sonu geçirmişken şubatın 2. haftası kararları aldım. Baştan mağlup olmayayım da ah ne kadar ütopik. Şöyle ki:
- Sağlıklı beslenme durumunda geliştirdiğim alışkanlığa sadık kalıp temiz besleneceğim,
- Egzersizlerime ve sporuma devam edip kondüsyonumu düşürmeyeceğim.
- İyi Hissetmek kitabından edindiğim görevleri harfiyen yerine getiremesem de varlığını kendime tekrarlamayı görev edineceğim.
- Her şeye beklentiyle yaklaşmak yerine, olası durumların zaten belirsizliğine dair realist yaklaşağım.
- Ülkeden gidebilmek beklentisiyle oturup durmak yerine, yerinde harekete geçip gerçekleyeceğim!
- Minimalist yaşam çabalarımı hatıramda bulundurup, tüketim toplumu bireyliğine direneceğim.
- İzlememeyi sürdüreceğim, kasım ayından beri süregelen film izlememe, dizi-tiyatro işlerine girmeden, istediğim türde kitaplar üzerinden devam edeceğim. Bu aralar, kişisel gelişim tabanlı, psikoloji, felsefe durumu üstünde gideceğim.
- Saykodelik görsellere abanacağım :) zira renkler beni çıldırtıyor.
Paul Robertson
- Beslenmeye ve alışveriş tutumumu son 45 gündür sıfır giysi alışverişi ve yaklaşık 1 yıldır falan sıfır kötü hamburgerli menü şeklinde geçirmiştim. Derken Nike tabumu yıkışımın şerefine aldığım spor ganimetlerimi artıran Air Maxlerim olsun, koca bir Burger King hamburger menüsünü soğan halkalarını, cipsleri soslayarak yuvarlayıverdim. Bunların vicdan azabını çekmiyorum, maksimum zararı verebilecek olan ise yine 2 ay sonra Djarum almış olmam.
- Kısıtlarımı özel durumlarda aksatabileceğimi bilmek pek güzel!