Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Yazı Ortalamışken

Tabii ki yazlar ortalansa da yazılar hep yarım yamalak...
Uzun uzun yazmalıyım baskılamalarıyla kendimi engelliyorum en çok.
Tüm engeller kafamın için de biliyorum da yine de duvarlar var diyorum.
Kendime ne çok yükleniyorum ve nasıl da söz geçiremez oluyorum en sonunda.
Ramazan bitti, bayram geçti, Akdeniz'i ve Ege'yi hayırladım bu yıllık. Geriye birkaç İstanbul civarlı Karadeniz ve Marmara kaçamağı yapar da yazı bitiririm diyorum da asıl bitecek olan Fulya maceram. 
Ne kadar çabuk bağımlılık geliştiriyorum. 
Çocukluk evimden başka hiç bir yerde 3 yıldan uzun kalmamışken istemdışı gelişmelere tepki göstermeden edemiyorum.
Ne çok hayali eşzamanlı yaşıyorum.
Kariyer değişikliğine azmetmek en makulu olacak belki, rehavet ah o ağırlık, o garanticilik o buldumculuk...
Yoga ve meditasyonu alabildiğine sürdürme çabalarım bir yana da bu prozac içmiş şekilde dolaşmaksa huzur, evet o alanlarda takılıyorum bolca.

Ve kaliteye taktım en çok da. Her konuda. Beslenmede, insan ilişkilerinde, giyim ve dekorasyonda. Yeni almamak için harcadığım çaba yanında elimdekilerden de arınmak en çok uğraştığım konu başlığı oluverdi son günlerde... Tabii tek başıma gelmemiş olabilirim bu seviyeye, pek sevgili Selis'imin izi de olabilir :) Evimde belki en sevdiğim neyse olan Dünya küremi bile attım ben bu yoldan dönmem artık!

Bir de başımızdan eksilmeyen kara bulutlar var ki, hiç bir şekilde ruh ve beden sağlığıma katkı sağlayamayacağı sebebiyle bahis konusu bile yapmaya değmezdi. En çok da deprem beklentisi ruhuma zararda olup kabuslardan kurtulmayı başaramasam da güzel günlere umudu korumak en büyük çabam. Gelesin güzel günler...