Alışkanlıklar için söylenen o 21 gün dayan sonra geçecek durumları nasıl yalan belli değil. Aylar, aylar geçse de geçmeyen durumlar var. Cumartesi gecesini evde geçirmekten sıkılmak gibi! Konum itibariyle bi 1 ila 10 km.lik alanda yani yayan ya da araçla 15 dk'lık sürelerde ulaşabileceğim mesafelerde binlerce mekanda milyonlarca -ki abartmıyorum gerçekten rakam bu seviyede- insanın eğlendiği, coştuğu esnada kendimi yerleştirdiğim ortamı düşününce, kafamın durumları da ortaya çıkıyor. İstanbul elimden öpüyor.
Oysa sadece 1 hafta önce, cumartesi gecesini evde sıkılmadan geçirebilmeyi başarıyordum. O gün Feriköy organik pazarı ganimetleri götürmüştüm tabii ondan da olabilir ancak bugünün de çeşitli organikleri var çok şükür! ve fakat o kadar da başarılı değiller! Neyse ki varlığından bile mutlandığım arkadaş sürprizleri bambaşkaaa!
Çok sevimli bi defterim var artık içine Şubattan itibaren pek detaylı notlara gireceğim muhtemelen, sayısalcı kafası arkadaş da bi başka azizim. Yaseminciğime bi kez daha teşekküüür!
Ruhuma besinlere bakacak olursam da sunumlu besleyici geç kahvaltımı dengeleyemeye çalışırcasına iki koca paket doritosla humuslu akşam atıştırmacamı akşamlık 20 dk.da mideye hüpletmem ibretlik oldu.
Analiz detayına da girersem, Ocak ayının 23 gününde Gym'de bilfiil çalıştığımı, bir gün ayakkabı unutarak gittiğimi ve 3 günü de şehir dışında olduğumu göz önünde bulundurunca biraz daha makul sayılarda günü salonda geçirmeye karar verdim. Zira ocak ayının son bikaç günü inanılmaz yorgun geçti ve boğazım şişti. Halsizliğimi gündüz uykularımla toparlamaya çalıştığım haftasonuyla ayı bitirmişken, nispeten daha az sayıda katılımlı günlerimle, istirahatlarimle daha kaslı olarak marta uzanma dileğimle ayı kapatıyorum.
Güzel gel bana, bize insanlığa şubat, lütfen! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder